Hipertansiyon kardiyovasküler hastalıkları ve hedef organ hasarın gelişiminde
majör bir risktir. Kan basıncı ile serebrovasküler ve koroner hadiseler arasında
doğrudan bir ilişki mevcuttur. 37.000 hasta ile yapılan bir çalışmada, diyastolik
kan basıncında 5-6 mmHg‘lık bir düşme ile kardiyovasküler mortalitede %21,
inmede %42, ölümcül veya ölümcül olmayan koroner kalp hastalığında %14’lük
bir azalma saptanmıştır. Hatta, izole sistolik hipertansiyonlu olan yaşlı hastalarda
tedavi sonucunda fatal ve fatal olmayan kardiyovasküler komplikasyonlar önemli
derecede azalmaktadır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1814
HİPERTANSİYON TEDAVİSİNİN AMAÇLARI
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ KARARININ VERİLMESİ
Her ne kadar, klinik çalışmalarla yeterli oranda araştırılmamış olsa da, düşük
ve orta derecede riske sahip Evre I hipertansiyonlularda (sistolik kan basıncı
140-159 mmHg veya diyastolik kan basıncı 90-99 mmHg), ilaç tedavisine
başlamadan önce makul bir süre yaşam biçimi değişikliği uygulanmalıdır. Normal
bireylere oranla artmış risk taşıyan Evre 1 hipertansiyon hastalarında ve Evre 2-3
hipertansiyonda daha kısa sürede tedaviye başlanması gerekmektedir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1755
TEDAVİNİN İZLENMESINDE AMBULATUVAR VE EV KAN BASINÇLARI
Ambulatuvar kan basıncı monitorizasyonunun yararlı olduğu hastalar,
• Sınırda (borderline) veya dirençli hipertansiyonu olan,
• Değişken kan basıncı bulunan,
• Hipotansif semptomları olan, otonom işlev bozukluğu olan ve
• Kan basıncının sıkı kontrolü gereken hastalardır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1891
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİDE ORGAN HASARININ İZLENMESI
Antihipertansif tedavinin gerek başlangıcında, gerekse takibinde klinik veya subklinik organ hasarlarının saptanması veya izlenmesi amacıyla çeşitli tanı yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemlerin seçilmesinde hastanın kliniği kadar, kullanılan tanı yöntemlerinin bulunabilirliği, prognoz belirleyici değerleri ve maliyetleri de büyük önem taşır. En yararlı, yaygın ve ucuz yöntemlerden başlanmalı ve pahalı ve az bulunur yöntemler ancak gerekli hastalarda ve zamanlarda kullanılmalıdır. Aksi durumlarda önemli bir kaynak israfına karşılık yeterli yararların sağlanamaması söz konusu olur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1927
NONFARMAKOLOJİK ÖNLEMLERE YAKLAŞIM
Yüksek normal kan basıncına sahip olanlar da dahil olmak üzere, tüm hipertansiyonlu hastalarda yaşam tarzı değişiklikleri uygulanmalıdır. Yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanmasındaki amaç kan basıncını düşürmek, diğer risk faktörlerini kontrol etmek ve tedavi amacıyla kullanılan antihipertansif ilaçların sayı ve dozlarını azaltabilmektir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1846
TUZ KISITLAMASI
Epidemiyolojik çalışmalar, tuz tüketiminin kan basıncı yüksekliğine ve hipertansiyon sıklığına büyük ölçüde katkıda bulunduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmalarda, günde 180 mmol (10.5 gr NaCl) olan sodyum alımının yarı yarıya azaltılmasının, kan basıncını ortalama 4-6 mmHg düşürdüğünü göstermiştir. Sodyum alımının kısıtlanmasının etkisi, diğer diyet değişiklikleri ile birleştirildiğinde daha fazla olmakta ve antihipertansif ilaçların sayı ve dozlarının azaltılmasını da mümkün hale getirmektedir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2200
DİYET VE OBEZİTE
Yapılan pek çok çalışmada, vücut ağırlığı ile kan basıncı ve hipertansiyon arasında
doğrudan bir ilişki saptanmıştır. Yine yapılan çalışmalarla şişmanlarda kilo
vermenin kan basıncını düşürdüğü ve diğer birlikte bulunan hiperlipidemi, diyabet,
insülin direnci, sol ventrikül hipertrofisi ve obstruktif uyku apnesi gibi risk faktörleri
üzerinde de yararlı etkileri bulunduğu saptanmıştır. Ortalama 5 kg kilo vermek,
sistolik ve diyastolik kan basınçlarını sırasıyla 4.1 ve 3.6 mmHg düşürür. Ilımlı kilo
kaybı, yüksek normal kan basıncına sahip fazla kilolu kişilerde hipertansiyonun
ortaya çıkmasını öteler. Orta yaşlı kişilerde vücut ağırlığı yılda 0.5-1.5 kg arttığı için,
bu kilo alımının engellenmesi bile yeterince yararlı olur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2002
ALKOL VE SİGARA
Sigara, kan basıncında ve kalp hızında 15 dakikadan daha uzun süren akut artışlara
neden olur. Bu mekanizma, merkezi sinir sisteminde ve sinir uçlarında
sempatik sinir sisteminin uyarılması ve artan katekolaminlerin kan basıncını yükseltmesi
şeklinde işler. Sigara içenler, hipertansiyonlu olsalar da olmasalar da sigara
içmeyenlere oranla daha yüksek kan basınçlarına sahiptir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2498
FİZİKSEL EGZERSİZ
Fiziksel egzersizden uzak olmak, kan basıncından ve diğer kardiyovasküler risk
faktörlerinden bağımsız olarak, kardiyovasküler mortalitenin güçlü bir öngördürücüsüdür.
Yapılan bir meta analizde, dinamik aerobik dayanıklılık egzersizlerinin
hipertansiyonlularda istirahat sistolik ve diyastolik kan basınçlarını 6.9/4.9 mmHg
azalttığını göstermiştir. Ilımlı egzersiz düzeyleri bile, kan basıncını düşürür ve aynı
zamanda vücut ağırlığında, vücut yağ kitlesinde (BMI) ve bel çevresinde azalmaya
yol açtığı gibi, insülin hassasiyetini ve HDL kolesterol düzeylerini yükseltir. Dolayısıyla,
sedanter hastalara günde 30-45 dakika dayanıklılık egzersizi (yürüyüş, yüzme,
jogging gibi) önerilmelidir. Egzersiz programına başlamadan önce, hastanın kardiyovasküler
durumunun (semptomlar, bulgular, fiziksel fonksiyonel kapasite, total
kardiyovasküler risk ve birlikte bulunan klinik tablolar) incelenmesi, uygulanacak
programın yoğunluğu konusunda öngördürücü olur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2023
DİÜRETİKLER
Diüretikler;
a. Tiyazidler (hidroklorotiazid, klortalidon, bendrofluazid, indapamid),
b. Yüksek diüretik potansiyeli olan loop diüretikleri (furosemid, bumetanid),
c. Potasyum tutucu diüretikler (amilorid, spironolakton, triamteren) olarak sınıflanır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 8581
BETA BLOKERLER
Beta blokerler, selektif olanlar, yani sadece beta 1 adrenerjik reseptörleri bloke edenler (atenolol, metoprolol, bisoprolol, acebutolol) ve nonselektif olanlar, yani hem beta1 hem de beta 2 adrenerjik reseptörleri bloke edenler (propranolol, oksprenolol, pindolol, penbutolol, timolol) ve kısmi alfa adrenerjik blokaj yaparak (labetalol,carvedilol) veya endotelyal nitrik oksit salınımı sağlayarak (nebivolol) vasodilator etki gösterenler olarak 3 grupta incelenebilir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 11963
KALSİYUM KANAL BLOKERLERİ
Kalsiyum kanal blokerlerinin hipertansiyon tedavisinde güçlü rolleri vardır. Bu ilaç grubunda iki ana sınıf bulunmaktadır. Non-dihidropiridin grubu (diltiazem, verapamil) ve Dihidropiridin grubu. Dihidropiridin grubunun ayrıca üç alt sınıfı bulunmaktadır;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 32768
ACE-İNHİBİTÖRLERİ VE ANGİOTENSİN RESEPTÖR BLOKERLERİ
Renin-Angiotensin Sistemine etki gösteren ilaçlar:
Bu grup, iki alt sınıf içermektedir;
• Angitensin Dönüştürücü Enzim (ACE) İnhibitörleri
• Angiotensin Reseptör Blokerleri (ARB)...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 5696
ANGİOTENSİN RESEPTÖR BLOKERLERİ (ARB’LER)
ARB’ler, angiotensin reseptörlerinin AT1 alt tipini selektif olarak bloke ederek, Angiotensin II isimli polipeptidin bağlanmasını engeller ve vazodilatasyona neden olur. Angiotensin II’nin adrenal bezlerdeki reseptörlere bağlanması Aldosteron salımını azalttığından, ileri dönemde kan basıncının daha da azalmasına neden olmaktadır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 14162
AZ KULLANILAN ANTİHİPERTANSİFLER
Renin İnhibitörleri:Bu grubun tek bir temsilcisi mevcuttur; Aliskiren
Etki Mekanizması:Aliskiren, renini aktive olduğu bölgede inhibe ederek, angiotensinojen isimli peptidin angiotensin-I isimli metabolitine dönüşmesini engeller. Angiotensin-I’in üretiminin azalması, angiotensin II’ye dönüşümü azaltır ve kan basıncında düşme görülür....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1886
BAŞLANGIÇ TEDAVİSİNİN SEÇİMİ
Hipertansiyonlu bir hastada tedavi kararı, kardiyovasküler riskin yoğunluğuna göre verilmek durumundadır. Bu amaçla yukarıda anlatıldığı şekilde risk tayini yapıldıktan sonra aşağıdaki tabloda görüldüğü şekilde tedavi kararı verilmelidir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2101
HANGİ DURUMLARDA HANGİ İLAÇLAR SEÇİLMELİ?
Antihipertansif tedavi sırasında hastada bulunan uç organ hasarları, klinik olaylar ya da hastaya ilişkin özellikler ilaç seçiminde büyük önem taşır. İlaçların sağladığı ilave yararların, bu koşulların tedavisinde de kullanılması hasta açısından tedavi başarısının artması anlamına gelir. Bu koşullar ve tercih edilecek ilaçlar aşağıda belirtilmiştir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2010
KLİNİK DURUMLARDA İLAÇ GRUPLARININ SAKINCALARI
Antihipertansif tedavi, bazı durumlardaki hastalarda mevcut komorbid durumlarla çelişebilir. Bu gibi durumlarda, hastadaki komorbid durumlara uygun ilaçlar seçilmesi ve sakıncalı ilaçlardan kaçınılması gereklidir. Aşağıdaki tabloda, ilaç gruplarına göre sakıncalı durumlar ve dikkatli kullanılmaları gereken durumlar görülmektedir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1757
MONOTERAPİ/KOMBİNASYON SEÇİMİ
Hipertansiyonlu hastaların çoğunda, etkin kan basıncı kontrolünün sağlanabilmesi için iki veya daha fazla ilaç kullanılması gereklidir. Klinik çalışmaların ve meta analizlerin sonuçları, farklı sınıflardan iki antihipertansif ilacın tek bir ilacın dozunu iki katına çıkarmaktan daha fazla kan basıncı düşüşü sağladığını göstermiştir. Farklı sınıflardan antihipertansif ilaçların kombine edilebilmesi için, etki mekanizmalarının farklı ve birbirini tamamlar nitelikte olması ve kombinasyon toleransının da iyi olması gereklidir. Sabit düşük doz kombinasyonları tek bir tablette birleştirilerek uygulama kolaylığı, hasta uyumunda artış, yan etki olasılığının azaltılması ve kan basıncı hedefine daha çabuk ulaşılması gibi yararlar sağlanabilir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 4780
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİNİN İZLENMESİ
Antihipertansif tedavinin başlanmasından sonra düzenli olarak izlenmesi gerekir. Bu amaçla uyulması gereken başlıca prensipler aşağıda belirtilmiştir;
• Hastaların çoğunda antihipertansif tedaviye başladıktan sonra, tedavinin ayarlanması için hedef kan basıncına ulaşılıncaya aylık kontroller yapılır.
• Evre 2 hipertansiyonu veya eşlik eden hastalığı olanlarda daha sık kontroller gerekebilir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1777