Diüretikler, kombinasyonda en sık kullanılan ilaç grubudur. Eğer ikili kombinasyonda
kullanılmamışsa, kan basıncında yeterli bir azalma sağlanamamışsa
veya üçüncü bir ilaca gereksinim duyuluyorsa, bu ilacın kesinlikle diüretik olması
gerektiği genellikle kabul edilen görüştür. Seçilecek diüretiğin uzun etkili olması
gerekir, bu nedenle furosemid gibi tiyazid grubu diüretikler tercih edilirler....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2290
DİÜRETİKLERLE KOMBİNASYON
KALSİYUM KANAL BLOKERLERİYLE KOMBİNASYON
Zamanımızda kalsiyum kanal blokerleri ile ACE inhibitörleri veya ARB’lerin
kombinasyonundan çok olumlu sonuçlar alınmıştır. Bu kombinasyonda
ACE inhibitörleri veya ARB’ler hem dihidropiridin hem de non dihidropiridin
ilaç grupları ile kombine edilebilirler. Bu kombinasyon ile hipertansiyona bağlı
sol ventrikül hipertrofisinin geriletilmesi monoterapiye göre çok daha etkili olmaktadır.
Ayrıca, bu tip kombinasyonlar diabetik nefropatiye bağlı hipertansiyon
olgularında da monoterapiye göre daha etkilidir. Bu kombinasyonu yapan iki ilaç
grubunun etki mekanizmaları farklıdır, ACE inhibitörleri daha çok yüksek renin
seviyelerinde daha etkili iken, kalsiyum kanal blokerleri düşük renin seviyelerinde
daha etkili olurlar. Dolayısı ile kombinasyon tedavisi her iki durumda da etkili olur.
Ayrıca, kalsiyum kanal blokerlerine bağlı refleks taşikardi ve ödem bu kombinasyon
sonucu azalır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2943
SABİT DOZ KOMBİNASYON VEYA SERBEST KOMBİNASYON SEÇİM KARARI
Hipertansiyon tedavisinde kombinasyon tedavisinin yararı, gerekirse bazı hipertansiyon
tiplerinin başlangıç döneminde dahi tatbik edilebileceği şekilde
geniş kabul görmüştür. Bu nedenle, pek çok sabit doz kombinasyonları ortaya
çıkmıştır. Kombine formlar genellikle ikili, nadiren de daha fazla ilaçtan oluşurlar.
Bu formlar daha önce monoterapide denenmiş ilaç kombinasyonlarını içerirler
ve kullanılmalarındaki kolaylık, hekim hasta ilişkisinin kısıtlı bir zamana sığdırıldığı
ortamlarda, örneğin pek çok hastanın kısa bir zaman dilimi içinde bakıldığı poliklinik
ortamlarında yararlıdır. Bu tip kombinasyonların avantajları ayrıca şöyle sıralanabilir:...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2365
İKİDEN FAZLA İLAÇLI KOMBİNASYON
Yüksek kan basıncını normal seviyelere indirmek için monoterapinin pek çok olguda
yetersiz olduğu, buna bağlı olarak da monoterapide kullanılan ilacın dozunu artırmaktan
ziyade kombinasyon tedavisinin uygulanmasının uygun olacağı genel kanaat olarak
kabul edilmektedir. Kombine tedavi denilince doğal olarak, öncelikle iki ilacın kombinasyonu
akla gelmektedir. Fakat bazı hastalarda pek çok kez ikili kombinasyon yetmemekte, ilave
olarak tedaviye üçüncü veya daha fazla ilacın eklenmesi gerekmektedir. Yapılan kapsamlı
çalışmalarda, istenilen kan basıncına ulaşmak için kullanılan ilaçların sayısı ortalama, UKPDS
çalışmasında 2.6; ABCD çalışmasında 2.8; MDRD çalışmasında 3.6; HOT çalışmasında 3.3;
AASK çalışmasında 3.8 olarak bulunmuştur. Doğal olarak, verilen bu rakamlar ortalama
değerlerdir ve bazı hastalarda bu rakam 5’lere çıkmaktadır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1987
HİPERTANSIYONDA TEDAVİ BAŞARISIZLIĞI VE NEDENLERİ
Hipertansiyonun çok yaygın bir durum olmasına ve etkili ilaçlar geliştirilmesine rağmen, yeterince tedavi edilebildiğini söylemek zordur. Yapılan büyük çaplı araştırmalarda, gösterilen tedavi hedeflerine, kılavuzların önerilerine ve ilaç sanayindeki gelişmelere rağmen hipertansiyon tedavisinde erişilen değerler halen beklentilerin altındadır ve tüm dünyada hipertansif hastaların pek çoğunun kan basıncının kontrolsüz olduğu söylenebilir. Bu istatistikler, hipertansiyon tedavisindeki “yarılar kuralının” doğruluğunu göstermektedir. Buna göre, hipertansif hastaların ancak yarısına tanı konulmakta, tanı konulanların ancak yarısına tedavi uygulanmakta ve tedavi alan hastaların da ancak yarısında kan basınçları kontrol altında tutulabilmektedir...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1552
TEDAVİ UYUMU KAVRAMI
Hipertansiyon tedavisinde başarı pek çok faktörle ilişkilidir. Kan basıncı kontrolü tedavi sırasındaki farmakolojik yanıt dışında yan etkiler, tolerabilite, tedavi maliyeti, hastalığa ilişkin toplumsal inançlar, uygunsuzluk, üretkenlik kaybı, daha önceki tedavi başarısızlıkları, yaşam kalitesi, laboratuvar masrafları gibi faktörler de rol oynar. Bu nedenle, başarısız hipertansiyon tedavisinde uyumsuzluk kararı verilmeden önce bu faktörlerin tümü gözden geçirilmelidir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1761
HİPERTANSİYONDA TEDAVİ UYUMSUZLUĞUNUN NEDENLERİ
Hipertansiyonda tedavi uyumsuzluğuna yol açan nedenler aşağıda görülmektedir. Bu nedenlerin çok önemli bir kısmı yetersiz hasta-hekim ilişkisi sonucudur. Yan etkiler, özellikle de öksürük ve pretibial ödem gibi masum olsa da semptomatik olan yan etkiler bir başka önemli uyumsuzluk nedenidir. İlginç olarak, bazen ilacın kendi doğal etkisi bile uyumsuzluk nedeni olabilir. Buna örnek olarak, diüretiklerin yol açtığı artmış diürezin hastanın sosyal hayatını etkilemesi verilebilir. Buna karşılık, fiyat nadiren uyumsuzluk nedeni olur, çünkü hastaların önemli bir bölümünde ilaç hastanın sosyal güvenlik kuruluşu tarafından karşılanır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1545
HİPERTANSİYONDA TEDAVİ UYUMSUZLUĞUNUN SONUÇLARI
Kronik asemptomatik klinik tablolarda, tedavinin yararları kanıtlanmış olmasına
rağmen genellikle tedaviye devam oranları düşüktür. Hipertansiyonda uyum
konusuyla ilgili çalışmalar, tedaviye başlandıktan 1 yıl sonra hastaların yarısının ilacı
almayı kestiklerini ve tedaviyi kesen hastalarda ölüm veya ilk kardiyovasküler hospitalizasyonda
%63’lük bir artış ve yıllık tıbbi masraflarda da %74’lük bir artış olduğunu
göstermiştir. Bu durumun pek çok nedeni vardır, ancak ilaçların niteliğinin
bu olaydaki etkisi fazla değildir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1565
HİPERTANSİYON TEDAVİSİNDE UYUMU ARTIRMA
Hipertansiyonda tedavi uyumsuzluğuna yol açan nedenlerin çok önemli bir
kısmı yetersiz hasta-hekim ilişkisinin sonucudur. Hipertansiyon tedavisinin yaşam
boyu sürmesi nedeniyle, hekimin hasta ile sağlıklı ve sürekli iletişim halinde
olması gerekir. Hastaya hastalığın önemi, riskleri ve prognozu anlatılmalı; tedavinin
hedefleri, yararları, riskleri ve yan etkileri konusunda yeterli bilgi sunulmalıdır. Tedaviye
uyumu arttırmanın en iyi yollarından biri, tedavi yaklaşımlarında hastanın aktif
katılımının sağlanmasıdır. Hastanın ev koşullarında kan basıncını ölçmesi ve izlemesi
ve aile fertlerinin de hastayla birlikte tedavi, takip ve diyet programına katılması
tedavide başarıyı arttıracaktır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1549
BÖBREK DİSFONKSİYONU OLAN HİPERTANSİYONLU HASTAYA YAKLAŞIM
Hipertansiyon ve renal hastalık arasındaki ilişki iki yönlüdür. Hipertansiyon,
nefropatinin en önemli nedenleri arasında yer alırken, renal parankimal ve
vasküler sebepler de sekonder hipertansiyonun en sık rastlanan etiyolojisini oluşturur.
Diğer yandan, hangi düzeyde olursa olsun renal fonksiyon bozukluğu kardiyovasküler
hastalık prevalansını artırır ve prognozu kötüleştirir. Hipertansiyonlu
hastalardaki böbrek tutulumu, kardiyovasküler ve serebral nedenlerden sonra
üçüncü en sık ölüm nedenidir. Son dönem böbrek hastalığının diyabetten sonraki
en sık ikinci sebebi hipertansiyondur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 3114
KORONER KALP HASTALIĞI VE HİPERTANSİYON
Hipertansiyon bütün ateroklerotik kardiyovasküler olayların ~%35-40’ından sorumludur. Hipertansiyondan özetle şu mekanizmalar ateroskleroza yol açar;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2598
KALP YETERSİZLİĞİ VE HİPERTANSİYON
Sistolik işlev bozukluğu olan (Ejeksiyon Fraksiyonu <%40) kalp yetersizliği olan
hastalarda nadiren hipertansiyon olabilir. Bu durum, tabloyu daha da ağırlaştırır.
Yüksek kan basıncının azaltılmasında ACE inhibitörleri, eğer bunların kullanılmalarında
bir sakınca varsa ARB’ler denenebilir. Beta reseptör blokörleri ve diğer
vazodilatörler de verilebilir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2407
SEREBROVASKÜLER HASTALIK VE HİPERTANSİYON
İnme, beyin fonksiyonlarında ani başlayan ve 24 saatten uzun süren fokal veya genel bozukluktur. Serebral infarktüs, %80-85, serebral hemoraji %10, subaraknoid kanama %5-10 sıklığında inmeye neden olur. Yaşla birlikte, inme insidansı belirgin şekilde artar. İnmede en önemli risk faktörlerinden biri hipertansiyondur. Tedavisiz hipertansiyonlu hastaların yaklaşık 1/3’ü serebrovasküler hastalık nedeniyle kaybedilir. İskemik inmelerin %27’si ve hemorajik inmelerin %57’si kontrolsüz arter basıncına bağlıdır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 3244
PERİFERİK ARTER HASTALIĞI VE HİPERTANSİYON
Hipertansif hastalarda periferik arter hastalığı çoğunlukla subklinik düzeyde
olduğundan, periferik arterlerin muayenesi genellikle yapılmamaktadır. Böbrek
yetersizliğinde periferik arter hastalığı sık görülür. Periferik arter hastalığı da
renal diskfonksiyon için önemli bir göstergedir. Periferik arter hastalığı tanısında
kesikli topallama (intermitan klodikasyon) ve periferik nabızların zayıf olması veya
alınamaması önemli göstergelerdir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2070
LOKOMOTOR SİSTEM HASTALIKLARI VE HİPERTANSİYON
Hipertansiyon, gerek enflamatuvar ve gerekse dejeneratif lokomotor sistem
hastalıklarında en sık rastlanan komorbidite ve antihipertansifler bu hastalarda
en sık kullanılan ilaçlar durumundadır. Bu nedenle, özellikle lokomotor sistem
hastalıkları ve hipertansiyon arasındaki ilişki son derece önemlidir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2407
DEMANS VE HİPERTANSİYON
Toplumun yaşam süresinin artması ile birlikte, demans giderek büyüyen ve tutulan
kişileri veya yakın çevresini ciddi ölçüde etkileyen bir sosyal ve ekonomik sorun durumuna
gelmektedir. Demansın pek çok tipi bulunmakla birlikte, en sık rastlananlar vasküler
demans ve Alzheimer hastalığıdır. Vasküler demans patogenezi ile hipertansiyon arasındaki
ilişkinin, ortaya çıkan derin beyaz cevher (korteks) lezyonlarının kortikal atrofiye de neden
olması olduğu düşünülmektedir. Alzheimer hastalığındaki ilişki ise daha muğlaktır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2081
UYKU APNESİ VE HİPERTANSİYON
Uyku apnesi, hipertansiyon için bağımsız bir risk faktörüdür. Uyku apnesi olanların %40’nda hipertansiyon vardır. Öte yandan, hipertansif hastaların %30’unda belirgin uyku apnesi görülür. Obstrüktif uyku apnesi kalp yetmezliği riskini %140 , stroke riskini %60 , koroner arter hastalığı riskini %30 artırır. Uyku apnesi olanların %21.8’in de depresyon, %16.7’sinde anksiyete bulunur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2246
KANSER VE HİPERTANSİYON
Sekonder hipertansiyon nedenleri arasında bazı kanser türlerinin de olabileceği
klasik bilgilerimiz arasındadır. Bazı böbrek karsinomları, daha çok endokrin orijinli
kanserlerde (tiroid, sürrenal), MEN (multipl endokrin neoplazmlar), hatta çok nadiren
hepatosellüler karsinomlarda, bir fizik bulgu olarak hipertansiyon da karşımıza
çıkabilir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2142
POLİFARMASİ VE HİPERTANSİYON
Polifarmasi için genellikle kabul edilen tanım, bir hastanın 6 veya daha fazla ilaç
alması ya da potansiyel olarak uygun olmayan/ zarar verebilecek ilaçları kullanmasıdır.
Bir başka tanısı ise, hastalık ile uyumlu olmayan gereksiz ilaçların kullanılmasıdır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2575
SEKONDER HİPERTANSİYON
Sekonder hipertansiyonlar, tüm hipertansiyonlar arasında %10’dan az yer tutmakla birlikte ihmal edilmemesi gereken bir grubu oluşturur. Sekonder hipertansiyon normotansif bir hastada yeni ortaya çıkmış olabilir (örn. primer hiperaldosteronizm, feokromasitoma), baştan itibaren tanınmamış olabilir (örn. aort koarktasyonu) veya zaten hipertansiyonu bulunan bir hastada daha sonra da ortaya çıkabilir (örn. aterosklerotik renal arter darlığı veya hipertansif nefropati)....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2499