Aort koarktasyonu veya periferik arter hastalığı olan hastalarda, kan basıncını
alt ekstremiteden de ölçmek gerekir. Uyluktan yapılan kan basıncı ölçümlerinde
daha uzun ve geniş (uyluk çapına uygun) manşon kullanılmalıdır. Yüzüstü
yatırılan hastanın uyluğuna uygun manşon bağlanır, stetoskop popliteal çukura
yerleştirilerek koldaki gibi kan basıncı ölçülür. Geniş manşonun bulunamadığı durumlarda
kolda kullanılan manşon baldıra sarılarak ve stetoskop iç malleolun arkasında
posterior tibial arter üzerine yerleştirilerek ölçüm yapılır. Stetoskop yerine,
bir el Doppler cihazı kullanmak daha doğru sonuç verir. Alt ekstremitede bulunan
sistolik kan basıncı, üst ekstremiteye göre 10-20 mmHg daha yüksek, diyastolik
kan basıncı ise daha düşük saptanır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 6605
EKSTREMİTELERDE KAN BASINCININ ÖLÇÜMÜ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
KAN BASINCININ SINIFLANDIRILMASI
Genel bir bakış olarak, yükselmiş olan sistemik arteriyel kan basıncı, kalp debisi ve total periferik direnç gibi kan basıncını belirleyen major faktörler arasındaki dengesizliğe işaret etmektedir. Ancak, hipertansiyon kısaca kan basıncının normal sınırlar üzerine çıkması olarak tanımlanabilir. Kan basıncı için normal sınırlar deyimi kan basıncının o sınırın üzerine çıktığı zaman morbidite ve mortalitede artış riskini taşıdığı sınırlar olarak tanımlanabilir. Fizyolojik bir kesinlik taşımayan “normal” tanımının sınırları ve hipertansiyonun sınıflandırılması, Avrupa Hipertansiyon Derneği’nin 2007 raporunda aşağıdaki şekilde belirtilmiştir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2461
ÇEŞİTLİ DURUMLARDA KAN BASINCININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Periferik arterlerde bir patoloji olması durumunda, ölçülen indirekt kan basınçları
etkilenecektir. Özellikle üst ekstremite arterlerinin patolojileri bu konuda
çok önemlidir. Radial, ulnar ve digital arterlerin açıklığı ile ilgili olarak Ailen testi
yapılabilir. Bu test radial, ulnar ve palmar arkus arterlerinin bütünlüğüne dayanır.
Radial veya ulnar arter parmakla sıkıca bastırılarak tıkanır, hasta elini yumruk yaparak
kanını boşaltır ve sonra el ve bilek gevşek hale getirilir. Bastırılmayan arter
açıksa 3 saniyede flushing görülecektir. Gecikmiş yeniden doluş, bastırılamamış
arterdeki tıkayıcı hastalık için diyagnostiktir. Parmaklarda lokal yeniden doluş yavaş
ise, digital arterlerdeki veya mikrosirkülasyondaki bozukluğa işaret edebilir. Ligament
kompresyonuna bağlı yalancı pozitif sonuçtan sakınmak için bileğin gevşek
durumda olması önemlidir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 4370
İZOLE SİSTOLİK HİPERTANSİYON VE PSÖDOHİPERTANSİYON
İzole sistolik hipertansiyon, sistolik kan basıncının . 140 mmHg, diyastolik kan basıncının ise < 90 mmHg olmasıdır. Yaşlılarda daha sık görülmektedir. İzole sistolik hipertansiyonda kardiyovasküler risk yüksektir ve mutlaka tedavi gereklidir.
Yaşlıda aorta ve büyük elastik arterlerde “stiffness”in artması, fakat arterioler direncin artmayışı izole sistolik hipertansiyon oluşturur. İzole sistolik hipertansiyon, aterosklerotik kalp hastalığı dışında aort yetersizliği ve hipertiroidide de görülür. Çocuklarda/gençlerde, (çoğunlukla erkekler), elastik arterlerin yoğunluğu ve hiperaktivitesi aorta ve brakiyal arter arasındaki nabız dalgasının amplitüdünü artırır ve brakial arterde KB yükselir. Fakat aortik SKB normaldir. Gençlerdeki izole sistolik hipertansiyonda bu mekanizma hatırlanmalıdır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 8387
HİPERTANSİYONLU HASTADA RİSK FAKTÖRLERİ
Hipertansiyonlu hastalar için pek çok risk faktörü bildirilmiştir. Bir hastada ne kadar çok risk faktörü saptanmışsa prognozun o denli kötü olacağı ifade edilmelidir. Bu risk faktörlerinin bir kısmı (artmış kan lipidleri, yüksek serum ürik asit seviyesi, yüksek kan glükozu gibi) önlemler ve tedavi ile azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir, bir kısmı ise (Hastanın cinsiyeti, yaşı, aile bireylerine ait veriler) değiştirilemeyen risk faktörleridir. Avrupa Hipertansiyon Derneği 2007 Kılavuzu’na göre başlıca risk faktörleri şunlardır;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1795
HİPERTANSİYONA BAĞLI SUBKLİNİK ORGAN HASARLARI
Organ hasarı deyimi, hipertansiyonun yarattığı vasküler hasarın tespit edilebilen sonuçları anlamına gelir. Subklinik organ hasarı deyimiyle, herhangi bir klinik hastalık tablosuna veya klinik olarak saptanabilen sonuca yol açmamış, ancak laboratuvar bulguları ile saptanabilen organ hasarları kastedilir. Organ hasarlarının varlığı, hipertansiyonun yarattığı riskin arttığı ve klinik sonuçlarla karşılaşmanın muhtemel olduğu anlamını taşır. Avrupa Hipertansiyon Derneği 2007 Kılavuzu’nda belirtilen subklinik organ hasarları aşağıda verilmiştir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1688
BELİRGİN KARDİYOVASKÜLER VEYA RENAL HASTALIKLAR
Patogenezlerinde hipertansiyonun yer aldığı klinik tablolar, başlıca hedef organlar olarak kalp, periferik ve serebrovasküler damarlar ile gözde ortaya çıkar. Bu hasarlar hemodinamik (kalp yetersizliği), makrovasküler (periferik arter hastalığı, aort anevrizması) veya mikrovasküler (böbrek hasarı) şeklinde olabilirse de, genellikle birden çok mekanizma patogenezde yer alır. Bu kapsamdaki belirgin kardiyovasküler veya renal hastalıklar Avrupa Hipertansiyon Derneği 2007 Kılavuzu’nda aşağıdaki şekilde belirtilmişti;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1572
HİPERTANSİYONDA BİREYSEL RİSKİN BELİRLENMESİ
Avrupa Hipertansiyon Derneği 2007 Kılavuzu’na göre, hipertansiyonda bireysel riskin belirlenmesi için kan basıncı düzeyleri ile birlikte, hastada bulunan risk faktörleri, subklinik organ hasarları, şekerli diyabet ve belirgin kardiyovasküler ve renal hastalık varlığına göre belirlenir. Buradaki risk kategorileri, Framingham veya SCORE risk hesaplamalarındaki kategoriler gibi değerlendirilmelidir. Yani, sonraki 10 yıl içindeki morbidite ve mortalite riski olarak düşük ek risk %10 altında ek riski, orta derecede ek risk %10- 20 arası ek riski, yüksek ek risk %20 üzerini ve çok yüksek ek risk %30 üzerinde olay riskini ifade eder....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1533
YÜKSEK/ÇOK YÜKSEK RİSKLİ KİŞİLERİN TANIMLANMASI
Hipertansif 100 hastada 10 yıl içinde en az 20 majör kardiovasküler olay gelişmesine neden olan faktörler, yüksek risk demektir. Bu kişiler mutlaka yakından izlenmeli ve kişisel risk özelliklerine göre seçilen tedaviler uygulanmalıdır. Yüksek/çok yüksek riske sahip kişiler Avrupa Hipertansiyon Derneği 2007 Kılavuzu’na göre aşağıdaki şekilde belirtilmiştir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1496
ANAMNEZDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Hipertansiyonlu bir hastada ayrıntılı anamnez almak zorunludur. Anamnez sırasında da aşağıdaki hususlara dikkat etmek gereklidir;
1) Kan basıncı artışlarının süresi ve önceki değerler
2) Sekonder hipertansiyon düşündüren bulgular
a) Ailede böbrek hastalığı öyküsü (ör: polikistik böbrek hastalığı)...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 4208
HİPERTANSİF HASTADA FİZİK MUAYENENİN YÖNLENDİRİLMESİ
Hipertansiyonlu bir hastada gerek ilk vizite, gerekse takip vizitlerinde ayrıntılı fizik muayene mutlaka gereklidir. Fizik muayene sırasında özellikle sekonder hipertansiyona ilişkin bulgular ve organ hasarı bulguları araştırılmalıdır. Fizik muayene aşağıdaki sırayla yapılmalıdır:...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2014
OBEZİTEDE YAKLAŞIM
Diyabetik olmayan esansiyel hipertansiyonlu hastaların %35’inde periferik dokularda (iskelet kası, yağ dokusu) glukoza karşı bir tolerans azalması (insülin direnci) ve hiperinsülinemi saptanmıştır. Özellikle şişman olan hipertansiyonlularda bu prevalans ikiye katlanmaktadır. Metabolik Sendrom olarak adlandırılan bu tablo, geniş ve farklı bir hastalık grubunu içermektedir. Bu sendromda, hipertansiyon, hiperlipidemi, android tipte şişmanlık, insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM), hiperürisemi, fibrinolitik bozukluklar (fibrinojen azalması, plazminojen aktivatör inhibitörü tip I (PAI-I) artması, faktör VII artması ) ve ateroskleroz bulunmaktadır. Tüm bunların sonucunda hiperinsülinemi, tip IV hiperlipidemi ve düşük HDL-kolesterol düzeyleri ortaya çıkmaktadır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1582
HİPERTANSİYONLU HASTADA YAPILMASI GEREKEN İNCELEMELER
Hipertansiyonlu bir hastada laboratuvar incelemelerinin temel amacı kardiyovasküler riskin veya sekonder hipertansiyon varlığının belirlenmesidir. Bu amaçla önerilen testler şunlardır:...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1628
SUBKLİNİK ORGAN HASARININ ARAŞTIRILMASI
Hipertansiyonda subklinik organ hasarının varlığı yüksek risk açısından belirleyici olduğu için dikkatle araştırılmalıdır. Bu konuda saptanabilecek bulgular aşağıda belirtilmiştir;...
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1783
HİPERTANSİYON TEDAVİSİNİN AMAÇLARI
Hipertansiyon kardiyovasküler hastalıkları ve hedef organ hasarın gelişiminde
majör bir risktir. Kan basıncı ile serebrovasküler ve koroner hadiseler arasında
doğrudan bir ilişki mevcuttur. 37.000 hasta ile yapılan bir çalışmada, diyastolik
kan basıncında 5-6 mmHg‘lık bir düşme ile kardiyovasküler mortalitede %21,
inmede %42, ölümcül veya ölümcül olmayan koroner kalp hastalığında %14’lük
bir azalma saptanmıştır. Hatta, izole sistolik hipertansiyonlu olan yaşlı hastalarda
tedavi sonucunda fatal ve fatal olmayan kardiyovasküler komplikasyonlar önemli
derecede azalmaktadır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1841
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ KARARININ VERİLMESİ
Her ne kadar, klinik çalışmalarla yeterli oranda araştırılmamış olsa da, düşük
ve orta derecede riske sahip Evre I hipertansiyonlularda (sistolik kan basıncı
140-159 mmHg veya diyastolik kan basıncı 90-99 mmHg), ilaç tedavisine
başlamadan önce makul bir süre yaşam biçimi değişikliği uygulanmalıdır. Normal
bireylere oranla artmış risk taşıyan Evre 1 hipertansiyon hastalarında ve Evre 2-3
hipertansiyonda daha kısa sürede tedaviye başlanması gerekmektedir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1775
TEDAVİNİN İZLENMESINDE AMBULATUVAR VE EV KAN BASINÇLARI
Ambulatuvar kan basıncı monitorizasyonunun yararlı olduğu hastalar,
• Sınırda (borderline) veya dirençli hipertansiyonu olan,
• Değişken kan basıncı bulunan,
• Hipotansif semptomları olan, otonom işlev bozukluğu olan ve
• Kan basıncının sıkı kontrolü gereken hastalardır....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1910
ANTİHİPERTANSİF TEDAVİDE ORGAN HASARININ İZLENMESI
Antihipertansif tedavinin gerek başlangıcında, gerekse takibinde klinik veya subklinik organ hasarlarının saptanması veya izlenmesi amacıyla çeşitli tanı yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemlerin seçilmesinde hastanın kliniği kadar, kullanılan tanı yöntemlerinin bulunabilirliği, prognoz belirleyici değerleri ve maliyetleri de büyük önem taşır. En yararlı, yaygın ve ucuz yöntemlerden başlanmalı ve pahalı ve az bulunur yöntemler ancak gerekli hastalarda ve zamanlarda kullanılmalıdır. Aksi durumlarda önemli bir kaynak israfına karşılık yeterli yararların sağlanamaması söz konusu olur....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1947
NONFARMAKOLOJİK ÖNLEMLERE YAKLAŞIM
Yüksek normal kan basıncına sahip olanlar da dahil olmak üzere, tüm hipertansiyonlu hastalarda yaşam tarzı değişiklikleri uygulanmalıdır. Yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanmasındaki amaç kan basıncını düşürmek, diğer risk faktörlerini kontrol etmek ve tedavi amacıyla kullanılan antihipertansif ilaçların sayı ve dozlarını azaltabilmektir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 1861
TUZ KISITLAMASI
Epidemiyolojik çalışmalar, tuz tüketiminin kan basıncı yüksekliğine ve hipertansiyon sıklığına büyük ölçüde katkıda bulunduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmalarda, günde 180 mmol (10.5 gr NaCl) olan sodyum alımının yarı yarıya azaltılmasının, kan basıncını ortalama 4-6 mmHg düşürdüğünü göstermiştir. Sodyum alımının kısıtlanmasının etkisi, diğer diyet değişiklikleri ile birleştirildiğinde daha fazla olmakta ve antihipertansif ilaçların sayı ve dozlarının azaltılmasını da mümkün hale getirmektedir....
Yazar:
Ziyaret Sayısı: 2222